Sihirli Top diyor ki “yağmur yağacak”

Maya tam bir “Saftirik” tutkunu… Yunanca’ya çevrilmiş bütün seri var kitaplığında, daha doğrusu baş ucunda, desem hiç yalan olmaz. Çünkü ona hangi kitabı alırsam alayım, o yine her gece yatmadan önce dönüp dolaşıp bilmem kaçıncı kere okuyor her bir kitabını ve işin ilginci de her seferinde aynı esprilere tekrar tekrar gülüyor 🙂

Sevdiğimiz filmler, beğendiğimiz kitaplar yepyeni kültürlere, bambaşka yaşamlara birer pencere açmakla kalmıyor bazen bize çok değişik şeyler de öğretiyor. Hani, o kitabı okumasak, o filmi görmesek asla varlığından haberdar olmayacağımız şeyler. Bizim şu “Sihirli Top” gibi mesela… Evin gönüllü medyumu gibi ortalıkta dolaşan Maya’nın son günlerde elinde düşmeyen, nam-ı diğer Magic 8-Ball. Siz görmüş, duymuş muydunuz bilmem ama ben hiç görmemiştim. Ne zamanki Dario’nun arkadaşına doğum günü hediyesi almak için bir oyuncakçıya gitmiştik (bilirsiniz, dünyanın en zor işlerinden biri, 2 çocukla oyuncakçıya girip yalnızca  hediye almayı başarabilmek!?) ki Maya raflarda bu topları görünce büyülendi sanki! Sonra başladı; “anne, nolur alayım, bak kendi paramla, param yetiyor…” vıdı vıdı vıdı… Baktım, “neymiş ki bu?” dedim, pek de gözüm tutmadı, “ne yaptığı?” belli olmayan bu topu. “Ama Saftirik’te Greg’in de vardı bundan, nolur nolur nooluuurrr”… “Tamam, tamam” dedim; “madem ki kendi paran yetiyor… ne alacağına ben karışmam” (yani, duruma göre tabi…). Ne işe yaradığını hala anlamadığım bu topu aldık geldik eve. O gün arabada, evde hep elindeydi topu, partiye bile yanında götürdü.

Meğer… bu bir sihirli küreymiş, öyle diyelim. Şu medyumların soru sorup cevabını bekledikleri sihirli kürelerin biraz daha modernize edilmişi. Albert Carter adında birinin icat ettiği bu sihirli top, meğer ne meşhurmuş da bizim haberimiz yokmuş; 1940ta You Nazty Spy! adında kısa metrajlı bir filmde de kullanılmış ama bugünkü halini, geleneksel siyah-beyaz 8 numaralı bilardo topu görünümünü 1950de almış. Maya, Greg’ten bildiği için, eline alır almaz, başladı sorular sormaya, sonra üzerindeki pencereden cevabı beklemeye… “Hey yarabbim, daha neler göreceğiz” hallerindeki ben, “pille mi çalışıyor bu top?” sorusuna aldığım cevapla daha da afalladım. “Hayır, pilli değil”miş. Sonra araştırdık ve öğrendik ki, plastik bir kürenin içinde, silindirik bir haznede, mavi alkollü bir sıvı ve bu sıvının içinde yüzen “icosahedral”, yani 20 kenarlı  (“ikosi” Yunancada “yirmi” demek) bir (çeşit) zar varmış. Bu 20 kenarlı zarın her bir kenarında da, olumlu, olumsuz ve ya kararsız cevaplar yazılıymış ve topu aşağı tutup çevirdiğinizde, üstündeki pencereden sorunuza vereceği cevabı okuyormuşsunuz.

Wikipedia’da Magic 8 Ball’un verebileceği 20 Türkçe cevap şöyle yazıyor:

● Kesinlikle
● Kesinlikle öyle
● Kuşkusuz
● Evet – elbette
● Bana güvenebilirsin
● Gördüğüm kadarıyla, evet
● Çoğunlukla
● Dışarıdan iyi görünüyor
● Evet
● Belirtiler olduğu yönünde
Χ Biraz belirsiz, tekrar dene
Χ Sonra tekrar dene
Χ Şimdi söylemesem daha iyi
Χ Şimdi kehanette bulunamam
Χ Konsantre ol ve tekrar sor
◊ Bana öyle bakma
◊ Yanıtım hayır
◊ Kaynaklarım hayır diyor
◊ Pek iyi görünmüyor
◊ Çok şüpheli
Muhtemel cevapların 10 tanesi olumlu (●), 5 tanesi olumsuz (Χ) ve 5 tanesi kararsız (◊)

Maya’nın sihirli topun verdiği Türkçe cevaplar arasında, en çok “bana öyle bakma!” lafı hoşuna gitti ama bizim topun Yunanca cevapları arasında o yok ne yazık ki… Demek ki topun tepkisi de dilden dile göre değişiyormuş, bunu da öğrenmiş olduk 🙂

Internette bakıyorum ki burada hafta sonu boyunca yağmur yağacağını söylüyor. “Ya çocuklar, cumartesi-pazar yağmur yağacakmış. Dışarıda gezmeye gidemeyeceğiz…” diyorum. Maya hemen sihirli topunu kapıyor. Biraz sonra,

– Anne, 2 kere sordum topa. Birinde “kesinlikle” ikincisinde de “kuşkusuz” dedi, diyor.

Şaka bir yana, şu bizim bilmiş top hava durumunda gayet iyi tahminlerde bulunuyor son günlerde…

Demek ki dolaşmaya gidemeyeceğiz, bisiklete binemeyeceğiz ama olsun, iyi tarafından bakalım. Biz de evde kalıp masaüstü oyunlarımızdan oynayabiliriz, mısır patlatıp film seyredebiliriz, sıcak çikolata da yaparız, kestane de közleriz.

Şimdi PopCornluk mısırlarımız, pazardan sıkmalık portakallarımız, yeni çocuk filmimizle, gözlerimiz bulutlarda hafta sonunu bekliyoruz. Bakalım Sihirli Top sihrini gösterecek mi yine?

Sihirli Topa soru sorma deneyimi için bir internet sayfası bile varmış.

 



6 thoughts on “Sihirli Top diyor ki “yağmur yağacak””

  • İşin bir de televizyon boyutu var..o daha da korkunç.toplum ahlakını içten içe çökerten ,insanların ruh sağlığını bozan proğramlar..bilgisayar toplumun belirli kesiminde var ama televizyon bütün kitlelere ulaşınca tehlike daha da büyüyor.

  • Sahi, bizim sihirli topun hava tahmininin ne kadar tuttuğunu söylemeyi unuttum.
    Cumartesi uyandığımızda hava güneşliydi 🙂
    -Eh, napalım… bazen Tvde söyledikleri de olmuyor. Bu kez bilemedi sihirli top, dedim Maya’ya.
    Öğleyi bulmadan, bir baktık ki şakır şakır yağmur yağıyor, hala güneş de varken. Gökkuşağı arandık ama göremedik.
    Top yine haklı çıkmıştı. Ama yalnızca Cumartesi için.
    Pazar günü hiç yağmur yağmadı (Top %50 bilememe hakkını kullanmış oldu).
    Biz yine de evde kalıp, tembellik ettik çocuklarla 🙂

  • Büyükler için başka “oyunlar” tasarlanıyor, elbette..
    yalnızca bilgisayarda oynananlar değil, ayrıca TVde oynatılan showlar, diziler, vakit öldüren yarışmalar ve sözüm ona “oyalanmak” için önümüze sunulan her şey… istediklerini seyrettirip, istediklerine inandırmaya çalışıyorlar.

    Varolan düzendeki her şey, aman diyeyim, insan düşünmesin diye…

  • çocuklar için oyun seçenekleri çok artmakla birlikte bilgisayarda oynanan oyunlara ben de çok karşıyım..sadece çocuklar değil yetişkin insanların dahi saatlerce bu oyunları oynadıklarını biliyorum ve hayretler ediyorum…bu oyunların toplumları uyutmak,uyuşturmak,gerçekleri görmesini engellemek için piyasaya sunulduğunu düşünüyorum,ki öyle de oluyor zannederim..ağaçların kesilmesi,emperyalistlerin mazlum ülkeleri yok etmesi kimsenin umurunda bile olmuyor..

  • Şimdiki çocukların, zekalarını ve yaratıcılıklarını geliştirebilecekleri her türlü gereç, kitap, oyunlar vs. çeşit çeşit mevcut. elbette bunlardan faydalanabilenler, şanslı bir kesim. Yalnız bu “gelişmişliğin” getirdiği bazı tuzaklar da mevcut. Mesela şu bilgisayar oyunları. Çocukları, yaratıcılıktan tamamen uzaklaştırıp, her şeyin önceden tasarlandığı bir başka aleme adaptasyon etmek üzere, tabiri yerindeyse, programlıyorlar. Çocuk, oyundaki var olan düzene, yalnız uyum sağlamaya çalışarak, “can”ını kurtarmaya ve sürekli kazanmaya odaklanıyor. Bir şey yaratması, oyun kurması, düşünmesi bile gerekmiyor. Bir bilgisayarın başına oturması yetiyor. En fazla bir arkadaşının evine gidip birlikte oynayabilirler. Bu bile bir sosyalleşme. Bence bundan da tehlikelisi, internet üzerinden oynanan oyunlar.. Çünkü bunu yapmak için, evinden çıkması, hatta oturduğu yerden kalkması bile gerekmiyor. Bir de teknolojinin vardığı nokta olarak övündüğümüz, dünyanın öteki ucundan, hiç görmediği bir dostuyla birlikte/karşılıklı oyun oynayabiliyor!..
    Kendini buna kaptıran çocuklar, tamamen anti-sosyalleşiyor. Eski arkadaşlıklar, arkadaşlar arası sohbetler, ziyaretler kalmadığı gibi, bu çocukların elinden bilgisayarları alınsa, resmen ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Çünkü, belki de hayatlarında, gerçekten oyun oynamamışlar, oyun kurmamışlar, tasarlamamışlar. Her şey kodlardan, programlardan, komutlardan ibaret hayatlarında…
    Çok acı tabi… Çocuk olup da oyun oynamayı, boş kalınca ne yapacağını bilememek…
    O yüzden, yeni neslin ne kadar “şanslı” olduğu da tartışılır, bence…

  • şimdiki çocuklar çok şanslı..hayal dünyalarını,zekalarını geliştirecek ayrıca onları mutlu edecek ne çok malzeme var..bizim çocukluğumuzda böyle miydi ya. 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir