💜L💜A💜V💜A💜N💜T💜A💜

💜L💜A💜V💜A💜N💜T💜A💜

“Ordadır yazın eskittiği otlar arasında uzakta bir nehrin gürültüsünü kazar masmavi usturalar abanoz ağacına…”   diye başlar Lavanta şiirine Murathan Mungan. Nazım Hikmet ise; ” … bir servi sandık yollasa bana memleketim İstanbul …işlemeli mermerşahi mendiller, Edirne sabunları, tülbent torbalarda lavanta çiçeği ve Sen çıksan içinden”  

Yahnera a la Papatya

Yahnera a la Papatya

Siz de ot sevdalısı mısınız?  Ben hep diyorum; “tam yerine düşmüşüm ben” diye. Otların cenneti Girit! Dağından, taşından ot fışkırıyor adeta. Giritliler de bunun kıymetini çok iyi biliyor ve neredeyse topraktan ne çıksa yiyorlar.  Önümüz kış, otların en coştuğu mevsim. Daha da çeşit çeşit otla 

Ye baklayı at taklayı

Ye baklayı at taklayı

“Ye baklayı at taklayı“ Böyle derdi babaannem. Baklayla taklanın ses uyumundan öte ne kadar alakalı olduğunu bilmiyorum. Baklayı sevdirebilecek bir deyim 🙂 Yine de insanın en çok seveceği – her şeyde olduğu gibi – kendi yetiştirdiğidir her zaman. Yorgo “Baklanın içindeki azot toprağı zenginleştirir” diye 

Bisikletim, ben ve öğle yemekleri

Bisikletim, ben ve öğle yemekleri

Yunanistan’daki kriz her yerde, her anda kendini hissettiriyor. Her şey daha pahalandı, ekstra vergiler, haraçlar derken alım gücü gitgide azalıyor. Yaptığın iş yetmez, aldığın para artmaz oldu. İşin en kötüsü de geleceğe umutsuz bakıyor olmamız. Kimsenin yarın daha iyi olacak diye bir umudu da kalmadı. 

Bir resim canlandırın bol çiçekli böcekli olsun

Bir resim canlandırın bol çiçekli böcekli olsun

Bir resim canlandırın kafanızda. Resmin ortasına bir kadın yerleştirin, yanına da genç bir adam. Yanlarına 2 çocuk koyun. Bir kıvırcık oğlan, bir de kocaman yeşil gözlü bir kız çocuğu. Sonra onların yanına, sağına soluna çok çok kitaplar, çok çok oyuncaklar çizin. Herşeyden ÇOK ÇOK çizin;