Berlin’deki “Eski” ve “Yeni” Müzeler

Berlin’deki The Neues Museum (Yeni Müze)de,  meşhur Nefertiti büstünün de yer aldığı Mısır koleksiyonu sergileniyor. Berlin’de girdiğimiz bütün müzeler içinde, fotoğraf çekilmesine izin verilmeyen tek eser, bu Nefertiti büstüydü. Mısır’da Amarna kazılarında bulunan; 48 cm. boyunda, 20 kilo ağırlığında ve “3.300 yaşında” olan büst, yılda 500.000 kişiden fazla ziyaretçi kabul eden bu eserin resmi, Almanya’da defalarca kartpostallara ve pullara basılmış. Nefertiti’nin sergilendiği salonda kenarda, oldukça loş ışıkta dikkatimi çeken bir şey oldu. Biraz daha yaklaştığımda bunun, görme engellilerin elleriyle dokunarak Nefertiti’nin güzelliğini hissetmeleri için yapılmış bir kopyası olduğunu gördüm ve daha önce böyle bir şeyi görmediğim için çok şaşırdım ama bir o kadar da bunu düşünenleri / yapanları takdir ettim. Fotoğraf çekmek yasak olduğu için, size bu çok özel kopyayı gösteremiyorum ama Nefertiti’nin internette yeterince fotoğrafı bulunuyor.   

Berlin Neues Museum, 1843-185Antik5 yılları arasında, (Altes Müzesinin mimarı Karl Friedrich Schinkel’in öğrencisi) Friedrich August Stüler tarafından inşa edilmiş. 2. Dünya Savaşı’ndan oldukça fazla hasar gören müze, savaş sonrasında da Doğu Almanya sınırlarında kalmış. Ancak 1989da Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra tekrar restore edilip kullanılması gündeme gelmiş.

Tam 70 yıl kapalı kaldıktan sonra, Britanyalı mimar David Chipperfield’in öncülüğündeki restorasyon çalışmaları 2003 tarihinde başlamış ve Ekim 2009 yılında müze tekrar açılmış.

Aynı çatı altında çeşitli sergileri barındıran “Yeni” Müzeyi, Antik Mısır sanatına ait bu güzel örnekler uğruna, kesinlikle gitmeye değer buluyorum.

Yeni Müze’deki Mısır Sanatına ait eşsiz eserlerle gözümüz gönlümüz şenlendikten sonraKlasik Antik döneme ait Yunan eserlerinin sergilendiği The Altes Museum (Eski Müze)deyiz.

Altes Müzesi, 1823-1830 yılları arasında mimar Karl Friedrich Schinkel tarafından Neoklasik tarzda yapılmış. Binanın önünü İyon sütun başlıklı 18 adet sütun süslemekte. 1999 yılında, Müze Adası’ndaki diğer müzeler gibi Altes Müzesi de UNESCO Dünya Mirası listesine girmiş.

Altes Müzesi’nde Klasik Antik döneme ait Yunan eserleri sergilenmekte.

Eski Müzenin en ilginç bölümü, sütunların arasında sergilenen heykel koleksiyonunun yer aldığı bölüm.

Yuvarlak şekildeki salonu çevreleyen 20 adet sütunun üstünde yükselen kubbe de kabartmalarla dolu ve kubbenin en tepesinden içeriye gün ışığı girmekte.

Bugün müzelerle dolu oldukça yoğun bir gündü. Sabah 10’da Bode müzesiyle başlayan maceramız, akşamüstü 18:00’de Altes Müze kapanmak üzereyken bitti. Bu kadar süre zarfında müze adasındaki 5 müzeden yalnızca 4 tanesini görebilmiştik. National Galeri’ye ne vaktimiz ne de dolaşacak halimiz kalmıştı.

Bu yoğun günün ardından, bu gece Alexanderplatz’daki Noel pazarında sıcak şarabın (Glühwein) tadına baktık. Kırmızı şarabı kabuk tarçın, karanfil, portakal kabuğu, vanilya ve yıldız anasonla birlikte kaynatarak yapılan Glühwein, insanın içini ısıtan geleneksel bir kış içeceği. Gördüğünüz bardakları 3 euro şarap + 3 euro bardak için depozito, yani 6 euroya satıyorlar. İsterseniz içtiğiniz bardağı alıp götürebilirsiniz ya da bardağınızı geri götürür 3 euroyu geri alırsınız. Tercih sizin…

İtiraf etmeliyim ki Almanlar bu depozito işini çok iyi kullanmayı biliyorlar. Böylece plastik şişeler doğaya atılmamış, bira bardakları da oraya buraya saçılmamış oluyor. Kocaman varillerin içine yakılmış ateşin başında içilen sıcak şarapla ve keyifle geçirilen gecelerin ardından birileri etrafı dolaşıp boş bardakları toplamak gibi bir zahmete de katlanmıyor. Akıllıca bir çözüm! 



1 thought on “Berlin’deki “Eski” ve “Yeni” Müzeler”

  • Deposito faslı iyiymiş 🙂 yüreğine sağlık, Papatya’cım müzeleri yazan pek yok. Ne iyi etmişsin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir