BELİRSİZLİK .nokta .nokta .nokta

Kapalı bir kapının önünde durmuş, kapıyı açmak için uzatılan elin, kapı kolunu çevirinceye kadar geçen kısacık zaman dilimine sığan düşüncelerdir.

Bir cesaret, sevgiliye yazdığın mektubu kapısından aşağıya atıp arkanı döndüğün an başlayan sabırsızlıktır.

Doğuma girmekte olan annenin kalp atışlarında hissedilen, bebeğini kucağına alıncaya kadar anne yüreğinin bir köşesine sinmiş bekleyen endişedir.

Sevgilini uzaklara gönderdiğin gün, elinin elinden çekildiği an sıcaklığının ne zaman kaybolacağını bilememektir.

Yaptırdığın tahlillerin sonuçlarına bakan doktorun çatılmış iki kaşının arasında hapsolmuştur belirsizlik.

Hasta çocuğunun başında beklerken aklından geçen bin bir senaryodan her biridir.

Hayatta ne yapacağını bilemeyenlerin dostu,

Hayatta ne yapacağından çok emin olanları bekleyen sürprizdir belirsizlik.

 

İlk kez gidilen bir ülkenin sınırından geçerken ilk hissedilen duygudur.

Pişen keke batırdığın kürdanın bir batıp çıkarmalık zamanı kadar kısacık;

bazen de bir yüreğe batırılan son sözler kadar da bir ömür boyu sürebilen ve hatta ölümcül olabilen bir şeydir belirsizlik.

 

Cebine elini attığın an cüzdanının olmadığını anladığın andaki panik kadar çaresizliktir bazen.

Çocuğunu ilk kez okula gönderdiğinde yüreğinde hissettiğin boşluktur.

Seni sevip sevmediğini söylemediği sürece haksız bir bencilliktir.

Onu sevdiğini söylediğin anda gözlerindeki donuklukta gizli olan hayal kırıklığıdır.

İki dudak arasında hapsolup da kendine saklanan bir cevaptır bazen.

 

Çocuğunun büyüdüğünde ne iş yapacağını hayal etmektir.

Çocuğunun büyüdüğünü görüp görmeyeceğini önceden bilememektir belirsizlik.

Bazen bir iş kurduğunda nasıl gideceğini bilememek bazen de girdiğin işten bir gün arkana bile bakmadan ayrılmak isteyeceğin sebeptir belirsizlik.

Bazen bir kadını kollarına aldığında bunun neye varacağının hayalini kurmaktır belirsizlik bazen de bir erkeğe kendini teslim ettiğinde arkasından neler geleceğini hayal bile edememektir.

Bir çocuğu emzirirken bu zevki daha ne kadar tatmak istediğine karar verememektir.

Bir bebeğin ilk kez ayağa kalktığını gördüğün an ne zaman düşeceğini bilememektir.

 

Belirsizlik durağandır, ilerlemez, akmaz, yürümez.

Belirsizlik çöl gibidir, kurak, sıcak, öldürücü…

Belirsizlik yürümek değildir ama yerinde oturmak da değil.

Belirsizlik yerde sürünmek, çabalayıp çabalayıp bir yere gidememek, hiç bir şeye varamamaktır.

Ara sıra gördüğün umut ışıklarına kanıp da dizlerine tutunup kalkacak gücü bulsan da yeniden olduğun yere düşüp kalmaktır.

Aynı rüyalardaki gibi koşup koşup aslında koşamamak, çaresizce yerinde saymaktır belirsizlik.

 

Bir senfoninin hangi notayla biteceğini bilememek kadar gizemli,

Tekir kedinin ne zaman öleceğini bilemeyecek kadar acıklı,

Kendi ölümünden sonra olacakları asla göremeyecek kadar sefildir belirsizlik.

Öldükten sonra hayat olduğunu vaat edenlerin avuçlarındaki tek şeydir belirsizlik.

Matematikte denklemlerin denkliğini sağlayandır belirsizlik.

 

İnsanın içini kemiren bir fare, bazen de umut yeşerten koca beyaz bir buluttur.

Belirsizlik başı sonu belli olmayandır.

Belirsizlik, yaptığın yemeğin tadına bakıncaya kadar bilemediğin şeydir; belki fazladır, belki de eksiktir.

Bazen bir şeyin olmasının mı olmamasının mı daha hayırlı olduğunu bilmemektir.

Kimsenin ne kadar yaşayacağını bilemeyeceği gibi, belki de bilmemekte hayırlı olandır.

Çocuklarının gelecekte seni ne kadar hayal kırıklığına uğratacağında, zar zor kabul edilen eşlerinin geçen yıllar boyunca sizi ne kadar şaşırtacaklarında saklıdır.

Bir karpuza bıçağı saplayıp ikiye ayırıncaya kadar kısa olabildiği gibi, belirsizliğin bittiğini göremeden göçüp gitmek de bir ihtimaldir.

 

Belirsizlik bazen çıldırtır, yüreğini yakar, yiyip bitirir insanı.

Belirsizliğin gizemi bazısını da cezbeder, hatta deli eder, bilmediği yollara düşürür gece gündüz.

Aileni bir daha ne zaman göreceğini bile düşünmeksizin, arkasına bile bakmadan giden gamsızlıktır.

Hayatta belirli tarihlerde, belirli yerlerde, belirli şeyleri yapmayı tercih edenler için uçurumun kıyısıdır.

 

Hasta yatağında bembeyaz tavana bomboş bakmaktır.

Hastanın baş ucunda geçen uykusuz kaç gece boyundadır?

Bir yarışı başlatan sesle birlikte geri sayımı başlar belirsizliğin.

Denize dip daldığın andaki sessizlik gibidir…

Bazen de fırtınada kopan kıyametin ardından gelen felakettir.

Bomboş bir yerde dilini bilmediğin bir insanla başbaşa kalmak kadar ne yapacağını bilememektir.

Belirsizlik her türlü belirtinin, izin silindiği boş bir yazı tahtası gibidir.

Sana doğru koşarak gelen köpeğin niyetini bilememekle paniklemek arasında gidip gelmektir.

Issız bir adada ilk keşif turuna çıkmaktır.

Bir insanı ilk tanıdığında onun ruhunun derinliklerinde saklı, henüz keşfedilmemiş olandır.

Yıllardır tanıdığını sandığının kalbinde saklayıp paylaşmaya çekindiğidir.

Anneyle babanın nasıl tanıştığına ait hiç bilmediğin ince bir detay da olabilir.

Bulutların gökyüzünü doldurduğu bir akşamüzeri, bütün bir yılın emeğini, mahsulünü kaybedip kaybetmemek arasında çekilen sancıdır.

Ayağı sıkan bir ayakkabı gibi yürüdükçe dayanılması zorlaşan ve yüreği sıkan bir aşkın ne kadar süreceğini bilememektir.

Hiç bilmediğin bir yere, hiç tanımadığın insanların arasında bırakılmışlık hissidir.

Bildiğin yerde bildiğin insanların arasında bile baş edemediğin ve daha ne kadar süreceğini kestiremediğin yalnızlığın ta kendisidir.



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir