Yıl: 2014

Hayatın üzerinde bir kaç rötuş yapma şansınız olsaydı…

Hayatın üzerinde bir kaç rötuş yapma şansınız olsaydı…

Balkonları çiçeklerle, sofraları yemeklerle mi donatırdınız?  Yalnız bir gencin yanına bir sevgili bırakır, yaşlı adamın tasmasının ucuna minik bir ejdercik mi bağlardınız? Sevdiğine kırgın genç kızın elini yanında oturan mahcup ve pişman delikanlıya doğru uzatır, annesiyle babasının yanında canı sıkılan çocuğun eline bir demet balon 

Çocuklarımız büyüyor ve biz nelerle vakit öldürüyoruz

Çocuklarımız büyüyor ve biz nelerle vakit öldürüyoruz

“…çocuğunu parka, havuza, partiye, bisiklet sürmeye, paten kaymaya götüren anne-baba, gerçekten “baksın”, “görsün” çocuğunu. Bir çocuğu olacak kadar şanslıysa, çocuğu parka, havuza gidebilecek, bisiklet/paten sürebilecek kadar sağlıklıysa, o anne-babanın yeterince şükredecek sebebi vardır zaten. Bu şansına şükretsin ve her anının tadını çıkartsın…” Söylemek istediklerimin özeti 

Bir zafer uğruna birilerinin yitip gitmesi lazımmış

Bir zafer uğruna birilerinin yitip gitmesi lazımmış

Kaç gündür sürüp giden, Yırca halkının zeytinini kurtarma mücadelesi boyunca yaşananların ve duygularımı altüst edip bana sayfalarca yazdıran olayların ve bu uğurda yitip giden 6000 ağacın katliamının ardından sıcak bir gelişme oldu… 10.11.2014 günü, Danıştay; “Soma’nın Yırca köyündeki Zeytinliklerde Termik Santral Kurulamaz” kararı aldı. Aldı 

Bir ağaç çizsem

Bir ağaç çizsem

  Bir ağaç çizsem, zeytin… gümüş yeşili yapraklı. Bir zeytin ağacı çizsem, hiç tükenmeyen kalemlerle, kimse silemesin. Çocuklar çizsem etrafında oynayan, insanlar onu kucaklayan. Üstünde taneleri olsun, yeşillisi, moru, kapkarası. Tanelerini sevgiyle, tek tek toplasalar. Dalına, yaprağına kıyamasın hiç kimse. Bir ağaç çizsem, kağıda. Kağıt 

Zeytinim benim

Zeytinim benim

Zeytinim, nasıl kıyarlar sana?!… Bu ülkenin gündemine, toplu kıyımınla geleceğin varmış… “Zeytin ağacı, ölümsüzdür” derler.  Yalanmış, benim memleketimde…