Bir kus misali…
Bugun Istanbul’dayız… Sonraki gun Londra’da… aynı aksam da Nothingham’da.. Bir kus misali geciyor bu kıs… hadi hayırlisi 🙂
25 yıldır Girit'te yaşıyor, geziyor, tadıyor ve paylaşıyorum
Bugun Istanbul’dayız… Sonraki gun Londra’da… aynı aksam da Nothingham’da.. Bir kus misali geciyor bu kıs… hadi hayırlisi 🙂
Komşu kıyıdan karşı kıyıya geçme zamanı geldi yine… Aldım kızımı yanıma, düştüm yollara… Daha katedilecek çok kilometreler (daha doğrusu deniz milleri) var! Rüzgar izin verirse, bir gemiden diğerine binip varacağız ikimizin de doğduğu memlekete 🙂 İlk fırsatta, İzmir’den görüşmek üzere…
İzmir’de, bizim evde büyük bamyalar zeytinyağlı, minicik bamyalar da etli (genellikle kıymalı) pişirilirdi. Girit’e geldikten sonra burada, bamyayı zeytinyağlının yanısıra genellikle tavuklu pişirdiklerini görmek şaşırtmıştı beni. Ta ki birgün daha da ilginç bir kombinasyonu görünceye kadar: bamyanın balıkla birlikte ve tabi ki yine fırında pişirildiğini! …
Hiç kısa kollu ve sandaletli iken Eylül yağmurunda ıslandınız mı? Ben ıslandım. Evet, sonunda yağmur buraya da geldi. Yaz yağmuru… Ne ağaçların ne de arabaların altı ıslandı, ne de duvar dibindeki saçak altları. Yazın bittiğine ne kadar inanmak istemezsek, o oranda da şemsiye almayı reddediyor …
Bazen terslikler üst üste geliyor hayatta. Annemin ameliyatına biz İzmir’den döndükten sonra karar verildi. Gidemediğim için içim içimi yiyordu. Neyse ki kardeşim Bahar oradaydı ve benim yokluğumu aileme hissettirmediği gibi, beni de gelişmelerden haberdar edip her geçen gün annemin daha da iyileştiğini söyleyerek yüreğime su …